Evliliğimden sonra da devam eden, kalabalık yaptığımız hafta sonu kahvaltılarını çok severdim. Sofrada hemen hemen hiç konuşmazdı. Eşim de ona benzerdi bu yönden. İki bey sessiz sedasızken annem, ben kız kardeşim neler neler anlatırdık…
Bekar olduğum yıllarda sabah uyandığımda ilk karşılaştığımız an “Benim güzel kızım, ne hoş görünüyorsun gözüme” der, ben koridordaki aynaya yönelip “Kim ben miii?” diye nazlanırken yanağını yanağına dokundururdu , aynada birbirimize bakışırdık. Ardından “Bana benziyormuşsun, Allah Allah neyimiz benziyor ki” diye gülümser , bende “Sahi benziyor muyum?” diye güler, sonra yanaklarından öper, kulağına “Gurur duyuyorum sana benzemekten” diye fısıldardım.
Saçımı farklı tarasam, yeni bir toka alsam, bir değişiklik yapsam hemen fark eder, bunu nezaket içeren cümlelerle dile getirir, çok hoş iltifat ederdi. Kendisi de iyi giyinmeyi severdi. Ismarlama elbiseler diktirirdi. Hiç hatırlamıyorum yatak kıyafeti ile yada eşofman türü giyimlerle oturduğunu. Her zaman şık ve derli topluydu benim babam. Bize de bunu öğütlerdi. Özellikle namaz kılacağınız vakit en güzel giyisilerinizi giyinin derdi. Sevgili ile görüşmeye benzetirdi namaz vakitlerini. Değneklerle yürüdüğü için su ile abdest alamazdı. Uzun yıllar teyemmüm ile kıldı namazını . Ezanı can-ı gönülden bekler, okunduğu vakit yavaş adımlarla sandalyesine yönelir, huşu ile ağır ağır kılardı. Onu seyrettiğiniz zaman namaz kılasınız gelirdi. Bizi de acele kılmamamız konusunda uyarır, lezzetini duyun derdi.
Geceleri uykum kaçtığında sık sık uyanık görürdüm onu. Ya namaz kılıyor ya da kitap okuyor olurdu. Elinde tespihi, dudağında mırıltısı, yanına gediğimde yüzünde beliren tebessümü , gözlerini yumarak “Hoş geldin kızım” der ifadesi ve uygun ilk anda sevgi ile dökülen kelimeleri…
Nasıl bir insandın sen babacığım…
“Hayat îmânla ebedîdir. Yoldaşın îmân olursa ölmezsin.” (Mesnevî, )
Bir yanıt yazın