Pastacıda alışveriş yapıp, oğlunun çantasına sevdiği çörekleri koyan anne, kasada ödemeyi yapıp çıkıyordu ki oğlunun gözlerinin rengarenk kurabiyelere takıldığını fark etti. Oğlu çok severdi bu tatlı mucizeleri:
-İstersen birkaç kurabiye seçebilirsin reyondan, diye önerdi.
Oğlu:
-Hayır istemiyorum, diye yanıtladı annesini.
Dükkandan çıktılar, birkaç adım ilerlediler ve anne oğluna:
-Hayret, çok severdin o kurabiyeleri, neden istemedin? Diye sorunca oğlu şu muhteşem yanıtı verdi annesine:
-Biz çıkarken dükkandan bir anne ile iki çocuk giriyorlardı içeriye. Sen ödemeyi yaparken, çocuklar annelerinden kurabiye istemişlerdi. Anneleri sadece poğaça almak için dükkana girdiklerinden dolayı “hayır” dedi. Büyük çocuk ses çıkarmadı ama küçüğü ağlamaya başladı. İşte tam o sırada sen bana kurabiye isteyip istemediğimi sormuştun ve büyük çocuk ikimizi dinliyordu. Bu sebeple “hayır” dedim. Onların canlarının istediği bir şeyi ben nasıl yiyebilirdim? Hem yesem bile o yediklerim bana gıda olabilir miydi anneciğim?
İşte bu muhteşem çocuk benim oğlum…
Dua edebildim…..Başka bir şey diyemedim.
Lütfen maşallah lutfediniz evladıma.
Aziz Mahmut’umun son şiiri :
YÜREK
Yüreğim seni sordu
“O nerede , seni bekleyen bir ömür?”
Ama o çok uzakta idi
Çalıştım çalıştım ve o yüreği gördüm.
O benim annemdi.
Nurlu, güleryüzlü bir kadın
Adı “Rana’ydı”…
Ama o burada ne arıyordu?
Aldırış etmeyip ona koştum.
Ve ben bir şey diyemeden :
“Sen neredeydin oğlum, gel benle yaşa” dedi
kabul edip babamla ve annemle bir ömür yaşadım.
Binamızda oturan her sakini tanımak zor elbet.
Aziz Mahmut’un arkadaşlarından birinin annesi ile de henüz tanışmamıştık. Kadıncağız geçenlerde oğlu ile bir tabak güllaç gönderdi evimize.
Azizin yorumu aynen su şekilde :
– Annecim, simdi Polat’in annesi sana arkadaşlık isteği göndermiş oldu. Sıra senin dolu tabak göndererek bu isteği onaylamanda 🙂
Bu akşam salon sehpasının üzerinde ortaya çıkan resim.
Görünce nasıl da memnun olduk. Kendisinin nerede olduğunu sorduğumuzda “masadaki çiçek engelledi beni” dedi gülerek 🙂
Resmin manası da aile+sevgi= bizmişiz.
Aziz Mahmut’ umun pamuk ellerinden…
İNSAN, ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşar.
Sevgi varlığın yaratılış sebebidir. Çünkü varlığı var eden Allah, onu, sevgiyle yaratmış, sevmiş ve sevilmeyi istemiştir.
Aile binasının harcını sevgi ve inançla karınız. Harcı sevgi ve inançla karılan aileler, değil bu dünyada, öte dünyada da çözülmezler.
Aileyi içerisinde barındıran ev, ya cennet köşelerinden bir köşe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur. Evi cennetten bir köşe yapan şey sevgi, cehennemden bir çukur yapan şey ise sevgisizliktir. Sevginin cennetten bir köşeye dönüştürdüğü evlerde yetişen çocuklar, kendisiyle barışık, kendine ve başkalarına güvenen ve güvenilen, sevecen, umutlu, hoşgörülü ve mutlu birer insan olarak hayata atılırlar.
(M.İSLAMOĞLU)
Geçtiğimiz perşembe gecesi uyumadan evvel Aziz Mahmut’a Veysel Karani Hazretlerini anlattım.
Tıpkı Aziz’in yaşlarındayken rahmetli babacığımın bana anlattığı gibi…
İlgi ile dinledi Aziz ve ardından o müthiş soruyu sordu:
-Anne…Ben de senin sözünü hep dinliyor, seni üzmüyorum ya. Bana da peygamber hırkasını giydirir mi Allah?
Tam o an üzerindeki örtüyü düzeltiyordum
-Belkide giydirir diyebildim
Örtüye sıkıca sarıldı ve
-Bak işte, hayal ediyorum ve hissediyorum dedi, gülümsedi.