Her zaman konuşmak gerekmez, bazen gözdeki, kaştaki, dudaktaki bir kıvrım, ufak bir hareket dahi karşımızdakine mesajımızı iletebilmeli.
Henüz Aziz ile bunu oturtamadık, ya da Aziz anlamak istemiyor.
Markette abur-cubur reyonundan bir şey almak isteyen Aziz annesine sorar:
-Anneee bundan da alabilirmiyiz?
Annenin kaşları havaya kalkar
Aziz:
-Hı ?
Anne ısrala daha da yukarı kaldırır
Aziz:
-Hı?
Anne:
– Bak kaşlarım nereye bakıyor?
Aziz:
-Cenneteeee ?
🙂
BENZERLİKLERİM
Boyum, posum, saçlarım benzer babama.
Bakışlarım,
Yerimde duramayışım
Her şeye olan merakım
Tıpkı anneme benzer.
Meyveleri sevişim
Hapur-hupur yiyişim tıpkı
Teyzem gibidir.
Matematik zekam anneanneme
Sanat sevgim dedeme benzer
Hepsini severim
Bütün güzel huylar benim
(Aziz Mahmut ÇOLAK)
Eskiden evimizin resmi çizerken 1 veya 2 katlı, bahçeli, ağaçlar içinde evler çizerdik resim defterlerimize.
Değişen zamana uyarak , çocukların çizimleri epeyce farklılaştı.
Boyu uçaklara kadar uzanan, çevre düzenlemesi yapılmış, çok katlı, asansörlü, kapısında çöp kutusu unutulmamış bir ev.
Dramatik bence…
Annem
Annem güzel annem
Sini ne kadar çok sevdiğimi bilemezsin
Senin ne güzel kalbin var
Sevgiler
Aziz
Pazar sabahı oğlum erken kalkmış ve bana bu resmi çizmiş.
Yanağımda öpücükle , yastığımda bu resimle uyandım.
Resimde güneşli ve mavi bulutlu bir gökyüzü, bahçesinde meyve ağaçları ve kırmızı üstü açık otomobili, çatısının üzerinde sevgi öpücüğü olan şirin bir ev var. Ve sımsıcak satırlar…
Evin önünde oğlum ile top oynuyoruz.
Babamız vazifesini bitirince yanımıza dönecekmiş, biliyormuşuz…
Meraklı palyaço aslında iki aşamalı bir faaliyet. İlk aşamada renkli karton ve boyalarla bu palyaçoyu yapıyoruz.
Yüzünü , kollarını ve bacaklarını kartondan hazırlıyoruz.
Palyaçonun gövdesi yerine buzdolabı poşeti kullanıyoruz.
Poşete ortasından bir kesik atıp içine daha önceden minik kağıtlara yazdığımız bilmeceleri yerleştiriyoruz.
Ama kesik atmadan önce şeffaf koli bantı ile o yüzeyi kalınlaştırıp, kuvvetlendiriyoruz.
Daha sonra bilmeceleri tek tek çıkarıp birbirimize soruyoruz.
Yaparken eğlendik, sorarken çok güldük .
Yarın öğretmenimize gönderelim dedik. Serbest saatlerinde eğlensinler diye 🙂
İşte bazı bilmecelerimiz :
Sıcak evin direği Tıp tıp eder yüreği (BABA) |
Dokuz ay zindanda yatar Altı ayda zil çalar oynar (BEBEK) |
Özü tatlı, Sözü tatlı, Candan daha değerli (ANNE) |
Yattım yumuşak Uyudum sıcak sıcak (YATAK |
Ham iken tatlı Olmuşu acı (BEBEK) |
Ben giderim, O gider Güneşte beni izler (GÖLGE) |
Askerden küçük Paşadan büyük (ÇOCUK) |
Gece içindeyiz Gündüz dışında Pencereli, kapılı Şirin bir yuva (EV) |
Pazardan aldım Bir tane Eve geldim Bin tane (NAR) |
Eve bitişik odada Yemek pişer orada (MUTFAK) |
Uzun yoldan kuş gelir Ne söylese hoş gelir (MEKTUP) |
Bir ağacı oymuşlar İçine dünyayı koymuşlar (TELEVİZYON) |
Buradan attım kılıcı Halep’te oynar ucu (TELEFON) |
Çın çın eder Haber sorar (TELEFON) |
Sesi var canı yok, Konuşur ağzı yok (RADYO) |
İstanbul da pişer Kokusu buraya düşer (MEKTUP) |
O her gün yeniden doğar Dünyaya haber yayar (GAZETE) |
Kuyruğu var Canlı değil Konuşur Ama insan değil Camı var Ama pencere değil (TELEVİZYON) |
Alt yanı sivri tepe içindedir (Çene) | Üst yanı çakıldak (Diş) |
Daha üstü muşulak (Burun) | Daha üstü ışıldak (Göz) |
Üstü kara kolan (Kaş) | Daha üstü bir alan (Alın) |
İner reyhan gibi Oturur sultan gibi Dürülür hasır gibi Satılır esir gibi (Kar) |
Uzadıkça kısalan şey nedir Hayat veya Ömür. |