Öğrencinin okul başarısı üzerinde aile faktörünün oynadığı rolü konu alan Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğretim üyesi Süleyman Çelenk’in kaleme aldığı araştırma hayli önemli sonuçlara işaret ediyor. Okul başarısının yarıdan çoğu, ailenin katkısıyla gerçekleşiyor. Araştırmada 3 ana başlık öne çıkıyor. Çocuğun eğitiminde destekleyici tutum gösteren ailelerin çocukları okulda daha başarılı oluyor.
Bu başarıda çocuğun bakımı, şefkat ve korunması öne çıkıyor. Şefkat ve koruma sağlandığı takdirde koruyucu aile yanında kalan çocukların dahi başarısı yüksek çıkıyor. Diğer yandan ailenin okul ile de irtibatlı olması son derece önemli. Ailenin öğretmenlerle işbirliği içinde çocuğuna eğitim desteği sağlaması, başarı halkasını tamamlıyor ve bir bakıma, anne babalar 0-6 yaş döneminde çocukların sadece ihtiyaçlarını karşılayan değil aynı zamanda ilk öğretmenleri sayılıyor.
Aile desteği ve ilgisinden yoksunluk ise akademik başarısı düşük ve sınıfta kalma riski taşıyan öğrencileri diğer öğrencilerden ayıran en önemli etken olarak gösteriliyor. Anne-babanın katı ve tutarsız davranışlarının, aile içi geçimsizliklerin, düşük başarıda önemli bir faktör olduğu söyleniyor. Ailesinden uzakta, yatılı okulda yahut yurtta kalan öğrencilerin aile yanında kalanlara göre daha ağır sorunlar taşıdığına da değiniliyor.
İletişimi kuvvetli bir aile ortamında yetişen çocuğun konuşma becerisinin; cümle uzunluğu, soru sayısı, sözcük dağarcığı bakımından diğerlerine göre daha iyi olduğu ise işin diğer boyutu. Araştırmaların birleştiği sonuca göre; çocuğuna yakın ilgi gösteren, çalışma ortamını düzenleyen ve çalışma programını planlayan, çocuğunun başarısını övücü sözlerle destekleyen, başarısızlığında yüreklendiren anne babaların çocukları çok daha başarı kaydediyor. Ailenin destek ve yardımı başarıda yarı yarıya etkili olduğuna göre nasıl bir çalışma izlenmeli?
Kontrol edin, baskı kurmayın
Ebeveynler okul başarısı için öncelikle çocuklarına sağlıklı bir ortam ve çevre sağlamalı. Çocuğa ders çalışması için baskı yaparken kendileri televizyon karşısına oturmamalı. Televizyonun kapalı, ev ortamının sessiz olmasına dikkat edilmeli. Çocuk çalışma saatleri dışında televizyon izlemek istediğinde seçici olma alışkanlığı kazandırılmalı ve televizyon izlemesine sınırlama getirilmeli.
Okuldan gelir gelmez ders çalışmaya zorlamayın
Çocuğun belirli bir çalışma yeri olduğu gibi belirli bir çalışma saati de olması gerekir. Bu konuda Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın velilere tavsiyesi şöyle: “Her çocuğa uygun gelebilecek ideal bir zaman yoktur. Ama kesinlikle olmayacak bir zaman vardır, o da çocuk okuldan gelir gelmez derse oturtmaktır. Bazı aileler, ‘Önce derslerini bitir, sonra oynarsın’ diyerek çocuğu okuldan gelince ders başına oturtmaya çalışır. Oysa çocuk zaten bütün gün okulda ders yapmış ve yorulmuştur. Okuldan gelince sınıfta baskı altında tuttuğu enerjiyi boşaltması, koşması, dilediği gibi oynaması gerekir.”
Odasındaki masada çalıştırın
Evde çocuğun belirli bir çalışma yeri olmalı. Kanepede oturarak, yatağına uzanarak ve televizyon karşısında ders çalışması doğru bir yöntem değildir. Çocuğun odasına bir çalışma masası konulmalı ve burada ders çalışması sağlanmalı. Hiç olmazsa başka bir odaya masa konarak ders çalışmasına yardımcı olunmalı. Çocuğun ders çalışması için çevreyle ilişkisini kesmesi de yanlış bir uygulamadır. Ders haricinde sosyal ve sportif ortamlara katılması ders başarısına yardımcı olur.
Çocuğun sağlık durumuyla yakından ilgilenilmeli
Çocuklardaki işitsel, görsel ve algısal sorunlar okul başarılarının düşmesine neden oluyor. Çocuğun yaşıyla orantılı olarak algısının gelişip gelişmediğini, herhangi bir sağlık sorununun olup olmadığını mutlaka kontrol ettirin. Başarısızlığı nedeniyle uzmanlara getirilen birçok çocuğun, aslında anlama/algılama yollarında sorunlar olduğu, dikkat eksikliği, özel öğrenme güçlüğü gibi rahatsızlıklardan dolayı başarısızlık gösterdiği ortaya çıkıyor. Gerekli tedavinin yapılmasıyla birlikte işler yoluna giriyor.
Öğretmenle sıkı işbirliği kurulmalı
Veli toplantılarına gidilmeli, ayrıca çocuğun durumunu izlemek için danışman öğretmeni yahut sınıf öğretmeniyle sıkı bir iletişim ve işbirliği içinde olunmalı. Öğretmenle geliştirilecek sıcak ilişkiler ve samimi bir bağ çocuğun başarısını artıracaktır.
Çocuğun her istediği yapılmamalı
Her istediği yapılan doyumsuz çocuk hiçbir şeyden mutlu olmamaya başlar. Çocuğa yeteri kadar harçlık verilmeli. Eğer okulda yemekhane ve servis imkanları varsa fazla harçlık vermek doğru değildir.
Okul dışındaki arkadaşları kontrol edilmeli
Çocuğun arkadaş grubu hakkında aile bilgi sahibi olmalı, arkadaşlarının kötü alışkanlıklarının olup olmadığı hakkında öğretmenlerden bilgi almalı, sigara, alkol ve uyuşturucudan çocuğunu uzak tutmalı.
Sorularına cevap verin
Çocuklar bitmek bilmeyen bir soru hazinesine sahiptir. Sürekli soru üretirler. Sorularına cevap bulması çocuğunuzun öğrenmeye karşı ilgisini artıracaktır.
Kardeş veya başka çocuklarla kıyaslanmamalı
Çocuk, ailesi tarafından sık sık ve olur olmaz her yerde eleştirilmemeli. Çocuğun evde ders çalışması kontrol edilmeli. Nasıl ders çalışılacağı öğretilmeli.
Çocuğunuza güvendiğinizi hissettirin
Çocuğunuz kendisinin başarılı olacağına dair inancınızı bilmeli. Eğer çocuğunuzun başaramayacağını düşünüyorsanız çocuğunuz da kolayca bu fikre kapılıp başarısızlığa uğrayabilir.
Çocuğun yanında kavga etmekten kaçının
Yanında kavga edilen çocuk derse ve öğrenmeye ilgisiz kalır. Kafası, aile içi geçimsizlikler ve ana-baba problemleriyle meşgulken öğrenmeyi düşünmesi beklenemez. Eğitiminde başarının anahtarı ailedeki huzurdur.
Hanzade Yücel