Ben bir rüya kızıyım geçerim kalbinizden
Lâle kanı damlatır saçlarım yeryüzüne
Göz yaşlarım yûsuf’tur kuyusunda ömrümün
Kervan bir seher vakti gül alınca denizden
Züleyha bir kölenin gönlünde hazân olur
Saray ki, yenilgidir utancın toprağında
Sevdası yüzyılların ardında nâzân olur
Rüya ölür; ben bilmem ölümün rengi nedir
Kalemlerin ucunda damıtırım ruhumu
Mezarlık bekçileri tutunur düşlerime
Avuçları bembeyaz, bıyıkları incedir
Yalnızlık, içlerinde âteş-i suzân olur
Aynasında mâsiva görününce ansızın
Her damlası bir gönül titretir, nâzân olur
Ben bir rüya kızıyım, ağlatırım kuşları
Gecenin ıstırabı çoğalır tüylerinde
İşâret parmağımdan “mor mürekkep” yayılır
Elif okur, nûn yazar içimin nakkaşları
Hayal yurdunda leylâ külbe-i ahzân olur
Yıkanır nil nehrinin sularında sevgiler
Çöllerde hasbahçeye dönüşür, nâzân olur
Bir kurt nasıl çekerse içini kuytularda
Çöllerde bir rüyayı nasıl ararsa hüzün
Her masal bir armağan getirir ötelerden
Kandil yüzlü periler yürüyünce sularda
“Kayıp padişah”ların tahtında mizân olur
Kum saat, maviyi sızdırır gökyüzüne
Aşkın şahdamarında birikip nâzân olur
Ben bir rüya kızıyım, şehrâyindir gözlerim
Bir yâkub hasretiyle eritir tenhâları
Nerdesin ey sonsuza gidenlerin baharı
Alev üstünde yürür, mâverâyı özlerim
Canda açan karanfil tende su-i zân olur
Bakarım en vefalı burcundan ayrılığın
Derde düşünce şâir, efsane nâzân olur
Nurullah Genç