Sabahın erken vakitlerinde okuduğum bir yazıda şöyle diyordu :
“Bir zarfı açmak kadar kalbi titreten ne vardır. Zarf mahremiyettir,mahrem olmasa da satırlar. Bir köşeye çekilinir,yalnız okunur mektuplar (Ali Ural,Posta Kutusundaki Mızıka, s.9).”
Pek çok şeye okunması gereken bir “mektup” olarak bakabiliriz. İşte pürdikkat okunması gereken bir mektup:çocuk!
Çocuk için nasıl kainattaki her şey yeni ise yetişkinler için de çocuk öyledir (Elif KONAR)
Oğlum 9 aylıktı ve toprak kokulu diyarlara gitmiştik. İşte orada,
İlk defa bir kedi yavrusunu kucağına alıp ve sevmişti
İlk defa dut yemişti
İlk defa ağacın dalından sarkan eriği koparmıştı
İlk defa gök gürültüsü ile korkup kollarını boynuma dolamıştı.
Onu izlemek, algıladıklarını anlamaya çalışmak tarifsiz güzel bir duygu idi.
Çocuk, hayata bakışımızı değiştiren, fark etmediklerimizi bize gösteren, unuttuğumuz lezzetleri bize hatırlatan, gülümseten bir aşk..
Evet..
Ana ile evladı arasında (muhakkak baba ile evladı arasında da) olan şey aşkın bir başka boyutu olmalı.
Baktıkça Kudreti sonsuza yakınlaştıran, Kokladıkça Mevla’ya dualanan…
Rabb’e götürmüyorsa bir aşk, aşk değildir
Aşkın lezzetini tadabilmek duası ile…..
-Rana-