Odanın içinde savrulmuş oyuncakların ,
Oyun çadırın devrilmiş,
Çekmecelerden dışarı çıkmış eşyaların.
Kamyonetinin damperi bir yanda, kendisi öte yanda
Çoraplarını çıkartmış atmışsın bir köşeye,
Pelus ayının altından görüyorum mavi papuçlarını.
Eğilip alıyorum
Minicik…
Diğer tekini bulmak için epeyce zaman harcıyorum
Uykuya dalalı daha birkaç dakika oldu ama
Ben elimdeki papuçlarına bakıp, seni ne çok özlediğimi düşünerek ağlıyorum.
Sen uyuyorsun mışıl mışıl yatağında
Yorganın altından pamuk ayağın çıkmış
Bir elimdeki papuca, birde ayağına bakıyorum
Öyle güzelsin ki….
İnsan yanındakine de hasret duyarmış
“Keşke uyusa da erkenden, evi toplayabilsem” diye çabalıyorum
Halbuki sen uyuduktan sonra da işte böyle yatağının baş ucunda seni seyre dalıyorum.
Geceleri seni uyutmaya çalışırken ellerini boynuma dolamana, yüzümü okşamana doyamıyorum. “Hep benim miniciğim olarak kalsa” diyorum. Hep elleri arasa beni, gözleri takip etse şimdiki gibi. Karşısında beni gördüğü anda sevinçten zıplaşa, sinirlenip bağırdığımda bile bacaklarıma sarılsa. Hep benim minik oğlum olarak kalsa….
Oysa büyüyüp kocaman adam olmanı ne çok istiyorum.
Her haylazlığının sonunda “ah bir büyüse” diyorum
Her yeni yaşında, bir sonraki yaş döneminde daha aklı başında olacağının hayallerini kuruyorum.
Yine de, önceki yılarla ait resimlerine bakıp o dönemlerinin ne çabuk geçtiğini düşünüyorum
Evet…Zaman çok çabuk geçiyor
Her şey dün gibi
Babanla tanışmamız, hızla evliliğimiz, senin aramıza katılışın ve 2 yasını geride bırakışımız
Dün gibi…
Hiçbir kadın yaşlanmayı sevmez, ama senin büyüdüğünü göreceğim diye yaslanmayı istiyorum ben.
Annenim…
Bil ki seni en çok sevenim
Koca adam olduğunda
Seni şöyle karşıma alıp
Boyuna poşuna bakıp
Alnından öpmeyi
OĞLUM diyeceğim günü özlemle bekliyorum
Rana Çolak