……. Denilebilir ki hac ve umre, sabırdan ibarettir. Sabreden bu yolculukta heybesini doldurabileceği gibi, sabırsız olan da bomboş geri dönebilir. Hacca ve umreye hazırlanan kimseler, yolculuğa çıkmazdan birkaç hafta önce kendi kendilerine sabır egzersizleri yapmalı ve tepki gösterme duygularını kaybetmiş gibi yaşamayı denemelidir. Bu yöntem, mukaddes yolculukta çok işe yarayacaktır……
……Mermer döşeli geniş bir avludan Mescid-i Nebevî’ye girdik; cennet bahçesine girer gibi, Kevser havuzuna kanar gibi… Efendimizin şöyle bir hadisi var: “Benim evimle minberimin arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir.” Bu kadar derbeder hâlime rağmen bunu hissedebildiğime göre, bu mekânda cennetteki huzuru ve kokuyu duyan nice berrak gönül olduğuna kat’i kanaat getirdim. Evet, ben şahadet ederim ki, Efendimizin metfun bulunduğu yer ile minberi arası cennetten bir bahçedir…….
…..Efendimiz aleyhisselâtü vesselâm buyuruyor ki: “Kim bana salât ü selâm getirirse, Allah ruhumu bana iade eder ve ben o selâmı alırım.” Bu hadisten şöyle bir sonuç çıkarmak mümkün: Yeryüzünde her saniye binlerce mümin, Efendimiz aleyhisselâtü vesselâma salât ü selâm getirdiğine göre, demek ki O zat sürekli hayattadır ve kendisine gönderilen salât ü selâmları almaktadır. O’nun huzurunda, O’nun canlı olduğunu en derbeder gönül bile hisseder kanaatindeyim…..
…“Kâbe’nin karşısında, onu seyrederek namaz kılmak ve ibadet etmek hüner değil… Asıl hüner, buradan Kâbe’yi görebilmektir. Kalbinin ne kadar sığ olduğunu gör, hâlinden utan!”….
Şeref Yılmaz
(Umre Notları)
Bir yanıt yazın