01- Olumlu çocuk yetiştirebilmek basittir, ama kolay değildir. Zira olumlu çocuk yetiştirebilmenin ilk şartı olumlu ebeveyn (ana-baba’lar) olmaktır.
02- Her zaman en çok satan kitaplar şunu söyle: “Ektiğini biçersin.” Başarılı insanlar şunu söyle: “İyi hammadde ile başlarsan, iyi sonuç elde edersin.” O halde siz de “iyi ve olumlu ebeveynler” olun, hem siz hem de nesilleriniz kurtulsun.
03- Bir çocuğun hayatının ilk dört yılında ebeveynlerinden aldığı eğitimin önemi, dört yıllık bir kolejin verdiğinden çok daha fazla olduğunu bilmelisiniz.
04- Bir çocuk için hayat sevgi demektir. Bir babanın çocukları için yapabileceği en önemli şey annelerini sevmektir ve bir annenin çocukları için yapabileceği en önemli şey babalarını sevmektir.
05- Eğer çocuğunuzun tüm gereksinimlerini karşılar ve onu hayata hazırlarsanız işte ancak o zaman bir ebeveyn olabilirsiniz.
06- Eğer ebeveyn “hükümet, amir, polis, başbakan…” vb. kişilerin otoritelerinden herhangi bitisini küçümser veya çürütürse, çocuklarıyla arasındaki otoritenin de temelini çürütüyor demektir.
07- Evde “iştirak etmeyi” öğrenen bir çocuk çalışma hayatında da “iştirak edecek” ve dolayısıyla hayatın kendisine sunduğu şeyleri “kazanma” fırsatını yakalayacaktır.
08- Güçlü, tek vücud hareket eden ebeveynler, olumlu, uyuşturucu bağımlısı olmayan çocukların yetiştirilmesi konusunda doğru yoldadır.
09- Eğer yeni bir güne çocuklarınızla “ve eşinizle) sevgi dolu ve tatlılıkla başlarsanız ve aynı şekilde günü bitirirseniz, bu iki olay arasında bir çok problemin üstesinden gelirsiniz.
10- Eğer çocuklarınızın problerini dinlemezseniz, onlar da sizin bulduğunuz çözümleri dinlemiyeceklerdir.
11- Olumlu, uyuşturucu bağımlısı olmayan çocuklar yetiştirmekte başarılı olan ebeveynler, çocuklarını büyümüş, yetenekli, olumlu yetişkinler olarak görme gereksinimi duyarlar.
12- Ebeveynler, eğer sizler sigara içmeyen, içki kullanmayan, ibadethaneye giden, tutarlı, ailesine bağlı, sevgi dolu bir disiplinli sahip olan kişilerseniz, büyük ihtimalle olumlu ve uyumlu çocuklar yetiştireceksiniz.
13- Olumlu ısrar, olumlu çocuklar yetiştirir.
(www.biruya.com)
Biraz küçülsem, diyorum, biraz azalsam.
Daha sade, daha düz, daha yoksul olsam.
Bu kadar çok giysi, bu kadar çok kitap, bu kadar çok takı. Bu kadar çok kablo, bu kadar çok müzik, şiir, resim. Bunca yüz. Bunca haber. Bunca yol. Bunca şehir. Bu kadar çok mesele.
Elimi verip kolumu kurtaramadığım beyhude.
Böyle olmasa…
Nazan Bekiroğlu
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan’ın Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi…
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden… Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren bir kalem. Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla “beklenen” bir roman…
Sabahları uyandığımda,
telaşlı yağmur damlacıklarının
pencere camıma bıraktığı
O tatlı tıkırtıları duymayı
ne çok özlemişim.
Rüzgar yüzümü acıtırken eve doğru koşmayı,
yollardaki su birikintilerinden sıçramayı,
camların buğusunu, limonlu ıhlamuru…
Yeni bir kazak almayı,
İş çıkışı karanlığı,
kestane kebabı ,
çat kapı konukları
Toprak kokularını….
Ve duaları…
Yağmur damlacıkları
Öte alemlerden kopup gelirken
Rahmet yağarken yer yüzüne ,
kapılar açılmışken ardına kadar
Edilen tüm dualar kabul olurken
Dualarım da yükselir sanki gök yüzüne.
Her kapıyı açan Rabbim den,
hayır kapılarını açmasını isterim bu vakitlerde.
Yağarken yağmur,
Özlemeyi severim en çok
Hüzün takılır saçlarıma
Şarkılar daha dokunaklı gelir
Kırılganlıklarım artar,
Sırtında gezinecek şefkatli bir ele aç
kedi yavrusu gibi olur ruhum.
Geldi kasım yağmurları
Özlenen pek çok alışkanlıkları ile…
Hoş geldi…
(kasım ikibinbeş)
Çocuklarımızla konuşurken o kadar çok şeye dikkat etmemiz gerek ki… Bazen farkına varmadan kurduğumuz cümleler çocukta tamiri imkansız hatalara neden olabilmektedir. Sizler için bir derleme yaptım. Aşağıdaki ifadeleri kullanırken biraz daha dikkat diyorum..
GÜVEN KIRICI İFADELER
ETİKETCİ ANNE BABALAR
Aile bireyi aşağıda belirtilen cümlelerle başlayan ifadeler kullanması çocuğu etiketlendirme, sınıflandırma belli bir kategoriye kattıklarını ifade eder. Çocukta kimlik gelişiminde olumsuz etkilenmeye neden olur.
Siz çocuklar….
Senin gibi insanlar….
Şimdiki çocuklar…
Ne kadar tipik bir çocuksun….
Ne kadar inatçısın..
Şimdi bu giydiklerinde mi moda?
Ah şimdiki nesil..
PSİKOLOG OLMA ÇABASI
Aile bireyi çocuğa psikolog edasıyla yaklaşır. Çocuğun kendine olan güvenini olumsuz etkiler.
Ne kadar tembelsin…
Ne kadar düşüncesizsin..
Bebek gibi davranıyorsun..
Kendini… hissetmiyorsun sadece….
Gerçekten bunları söylemek istediğini sanmıyorum..
Sadece sorun çıkarmak için böyle davranıyorsun…
Bir dakika şurda oturup beni dinlemiyorsun. Değil mi?
Bu sana göre bir iş değil..
Biliyorum sen böyle..
Dikkat çekmek istiyorsun..
Aman sen deme..
Sen yapamazsın..
Söylemek istediğin şey..
MESAFE KOYMAK YA DA KOYMAMAK
Ebeveyn çocukla arasına mesafe koyar. Ancak bu mesafe çocuğun kendine olan güvenini zedeleyecek şekildedir.
Çocukların her dediğine kulak asma..
Tamam! Pes ettim..
Seni dinlemiyorum..
KIYASLAMA
Ebeveynlerin en fazla hataya düştüğü cümleler.. Siz siz olun çocuğunuzu bir başka kişiyle kıyaslamayın. Unutmayın ki her çocuk özeldir ve tektir.
Ablan hiç böyle davranmazdı..
Ali annesine hiç karşılık vermiyor..
Şu çocuk o kadar yoksulluk içinde bile..
Benim zamanımda..
Ben çocukken..
Ayşe hem çok iyi bir öğrenci hem de…
Sen kim olduğunu zannediyorsun?
Geçen gün Onur’u gördüm. Ne kadar büyümüş. Sen neden…?
ABARTI ABARTI ABARTI
Ebeveyn çocuğun hatalarını abartarak çocukta suçluluk duygusu yaratmaya yada iyice umursamaz davranışlara girmesine neden olur.
Sen zaten her zaman..
Sen zaten hiçbir zaman..
Sen hiçbir işi doğru düzgün yapamaz mısın?
Yazıklar olsun. Sana hiçbir şey öğretememişim.
Bıraksam sadece uyur/ oyun oynar / yemek yersin..
Senin hiçbir şeye saygın yok..
Yaptığın tek şey şikayet etmek..
Bütün söylediklerim bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor..
ALAYCILAR
Çocuğun yaşıyla alay ederek değersizlik duygusu kazanmasına neden olur.
Büyüdüğün zaman..
Aynı bir bebek gibisin.
Herkes seni bebek zannedecek..
Kaç yaşındasın. Allah aşkına?
Sadece 5 yaşındasın ve..
Artık büyüdüğünü zannediyorsun ama…
BEN BİLİRİMCİLER
Çocuğa karşı büyüklük edaları yaratan ifadelerdir.
Ne kadar sevimli..
Senin yaşındaki biri için oldukça iyi
Hiç değilse elinden geleni yapmışsın
Bu ilk denemen olduğu için hiç de fena değil..
SUÇLULUK DUYGUSU YARATMAYA ÇALIŞANLAR
Çocukta suçluluk duygusu yaratma ve kişiliğinde oturmasına neden olan ileride toplumsal kimliğini benimserken kendine güvensizliği tetikleyen ifadelerdir.
Ölümüme sen neden olacaksın..
Senin yüzünden başım ağrımaya başladı..
Sana aldığım elbise ne kadar pahalı biliyor musun?
Tek çocuğum sen misin?
Baban elinden geleni yaptı sense….
Sen olmadan ben bu işi..
Bana ne yaptığını görüyor musun?
Bana ne yapmak istiyorsun?
Saçlarım bembeyaz oldu görüyor musun?
KAHİNLER
Olaylar hakkında yorumlar yapma ileriye yönelik varsayımlar da bulunmaktır.
Büyüdüğün zaman..
Bunu hiçbir zaman başaramayacaksın..
Bir gün elbet pişman olursun ama..
Bir gün senin ne olduğunu anlarlar..
Böyle gidersen..
ASLINDA KULLANMAMIZ GEREKEN CÜMLELER…
PAYLAŞMAK
Çocuğunuz hakkındaki olumlu duygularınızı paylaşmayı içeren ifadelerdir.
Seni seviyorum.
Seninle beraberken çok mutluyum.
Seninle oyun oynamaya bayılıyorum.
Sana kitap okumak çok hoşuma gidiyor..
Yaşamıma ne kadar neşe kattığını biliyor musun?
Bugünü seninle geçirmekten ne kadar mutluyum biliyorsun?
Sen ..ken o kadar mutlu oluyorum kiii
TAKTİR ETMEK
Çocuğunuzun olumlu davranışlar karşısında da taktir gördüğünü hissetmesini ve kendine olan güvenini pekiştirmeyi sağlar.
Senin bunu … böyle yapman çok hoşuma gidiyor..
Seni seviyorum çünkü..
Benim için çok önemlisin çünkü..
Çok güzel gülümsüyorsun.
Ne kadar yaratıcı bir gücün var. Şu yaptığına bak..
… için seni kutlarım..
çok hoş görünüyorsun. Şu renk seçimine bayılıyorum..
… için sana bayılıyorum.
BAŞARILARINI HİSSETTİRMEK
Çocuğun çabalarını ve yapabildiklerini ön planı çıkaran cesaret sözcükleridir.
Elinden geleni yapmaya çabaladığını görüyorum..
Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını biliyorum.
Bu çok güzel bir başarı. Aferin..
ONU KABUL ETMEK
Çocuğunuzu olduğu gibi çıkarsız kabul ettiğinizi eleştirmediğinizi içeren cümlelerdir.
Bana kırgın olduğunu biliyorum ama..
Bazen canın sıkkın oluyor biliyorum ama..
Hata yapman normal.
Her zaman kusursuz olamazsın ki
Son zamanlarda çok bencilce davranıyorsun ama …. Biliyorum.
GÜVEN DUYMAK
Çocuğunuza güvendiğinizi ifade eder.
Sana güveniyorum.
Sana güvenim sonsuz.
Eminim başaracaksın.
Yine sen kazandın.
Başkaları yaparsa sen hayda hayda yaparsın.
Sana her zaman güveneceğimi biliyorsun..
Senin fikrini almak istiyorum.
Senin bu konudaki görüşün benim için önemli..
Bu konuda sen ne düşünüyorsun?
Pozitif Gelişim Özel Eğitim Ve Aile Danışmanlık Merkezi Ş.Yılmaz
Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.
Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha
olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.
Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, onlar büyü yünce daha
mutlu olacağımıza inanırız. Bundan sonra, ergenlik dönemlerinde çocuklarla
uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz.
Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz.
Gerçek ise şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır. Eğer şimdi değil ise ne
zaman?… Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır. En iyisi bunu
kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. En sevdiğim
sözlerden biri Alfred D. Souza’ ya aittir. Der ki;
-“Uzun zamandan beridir gerçek hayatın başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı.”
Bu görüş acısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi. Mutluluk yoldur, öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetını bilin ve mutluluğu, vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için, ona daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez. Öyleyse;
Okulu bitirene kadar,
100 milyar kazanana kadar,
Çocuklarınız olana kadar,
Çocuklarınız evden ayrılana kadar,
İşe başlayana kadar, Evlenene kadar,
Cuma gecesine kadar,
Pazar sabahına kadar,
Yeni bir araba, ya da ev alana kadar,
Borçları ödeyene kadar,
İlkbahara kadar,
Yaza kadar,
Sonbahara kadar,
Kışa kadar,
Maaş gününe kadar,
Şarkınız söylenene kadar,
Emekli olana kadar,
Ölene kadar…..
MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ ‘AN’ DAN DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN.
MUTLULUK BİR VARIŞ DEĞİL, BİR YOLCULUKTUR. “PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR, BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA. OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR.”
Unutmayın “YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR”
Murathan MUNGAN
Eğitilmeyen, hayatı kavraması hiçbir şey yapılmaksızın kendine bırakılan çocuk, bocalamalar, iniş çıkışlarla büyüyecektir. Sağlıklı bir birey olamayacaktır. Böylesi durumda bir çocuk işi ne zaman ve nasıl yapması gerektiğini bilemez, özgüveni düşük bir birey olacağı için etrafındaki insanlar ile de güven problemi yaşar. Kime güvenip kime güvenemeyeceğini kestiremez.
Çocuklarımıza vermemiz gereken temel kavramlar neler olmalı? Sağlıklı bireyler, güzel nesiller yetiştirebilmemiz için önemli bir çaba, ebeveyn ve eğitimciler için kaçınılmazdır.
Anne babalar olarak, çocuklarımızı hayata hazırlarken, onlara bazı önemli kavramları anlatmalı, bazı davranışları yapıp yapmaması noktasında eğitmeliyiz.
Eğitilmeyen, hayatı kavraması hiçbir şey yapılmaksızın kendine bırakılan çocuk, bocalamalar, iniş çıkışlarla büyüyecektir. Sağlıklı bir birey olamayacaktır. Böylesi durumda bir çocuk işi ne zaman ve nasıl yapması gerektiğini bilemez, özgüveni düşük bir birey olacağı için etrafındaki insanlar ile de güven problemi yaşar. Kime güvenip kime güvenemeyeceğini kestiremez.
Sağlıklı bireyler, güzel nesiller yetiştirebilmemiz için önemli bir çaba, ebeveyn ve eğitimciler için kaçınılmazdır.
1. İnsan sevgisi, toplum bilinci, büyüklere saygı-küçüklere sevgi kavramları yerleştirilmeli
Tüm insanların iyi yanları olduğunu görüp ona göre hareket etmeliyiz. Herkesi çok sevemeyiz ama onu az da olsa sevmemiz, aramızda olumlu ilişkiler kurmamızı sağlamak için yeterli olacaktır.
Bir toplumun kalkınmasının, gelişmesinin içindeki fertlerin uyumuyla gerçekleşeceğine inanıp bu şekilde hareket etmeliyiz.
Büyüğüne saygısı olmayan, küçüğünü sevmeyen toplumların merhametten uzak, bozulmuş toplumlar olduğunu unutmamalıyız.
2. Verdiği sözde durma, her koşulda yalan söylememesi gerektiği anlatılmalı
Sözünde duran, yalan söylemeyen ebeveynlerin çocuklarının bu erdemlere uymaları daha kolay olmaktadır. Bizler farkında olmadan, oyunlarda, hediye almalarda çocuğumuzu kandırıyor ve anlamadığını düşünüyorsak, onlarında bizi kandırdığı zaman yanlış yaptığımızı anlayacağız.
3. Arkadaşlarını seçerken iyi ahlaklı, iletişimde iyi sonuçlar kazanılacak olan arkadaşlar tercih etmesi anlatılmalı.
Çocuk ailesinden aldığı eğitim dışında, çevresinden özellikle de arkadaşlarından çok fazla etkilenmektedir. Bu yüzden arkadaş noktasında seçici olmalı ve aile terbiyesine uyan fertleri tercih etmelidir.
4. Duyarlı bir kişilik kazanması için; yardıma muhtaçlara, düşkünlere, kimsesizlere ve hastalara yardım etmesini teşvik etmeli
Duyarlı bir çocuk duyarlı bir çevre ile oluşur. İmkânlarımız dâhilinde etrafımızdaki insanlarla böyle paylaşımlar içine girmek, onun bu yetiyi kazanmasını sağlayacaktır.
Yardımın sadece parayla olmadığı yerine göre bedensel, ruhsal yardımların yapılabileceği, duanın da bir yardım çeşidi olduğu anlatılmalı.
5. Her konuda sabırlı olmasını aceleci, panik tavırlara içerisine girmemesi söylenmeli. Sabrın güzel neticeleri, aceleciliğin ise zararları örneklendirilmeli.
Sabır söylemesi, anlatması çok kolay ama uygulanması en zor kavramlardan biridir. Söylenen kötü söze, yapılan yanlış davranışa, yapılmaması gereken durumlara, hastalığa, musibete dahası; yaşamdaki birçok şeye karşı sabır göstermemiz gerekir. Bunu bizler kendi yaşantımızda başarıp çocuğumuza da bu noktada telkinler vermeliyiz.
6. Kendi başına iş yapabilme, kendi iradesiyle kararlar alabilme ve kendi sorumluluklarını yerine getirmesi noktasında bilinçlendirme.
Ev içerisinde bazı işleri yapmasına izin vererek işe başlayabiliriz. Az bir yardımla birlikte ders çalışmaya başlayıp daha ilerisinde yalnız ve arada soru sorma şeklinde ödev yapmalara geçmeliyiz. Belli konularda onun fikirleri alınıp kendi kararlarıyla hareket etmesine izin verilmeliyiz.(Her konuda uygulayıp dengeyi de bozmamalıyız.)
Sorumluluklarımız tanımlanmalı, bizlerin olduğu gibi, onun da belli sorumlulukları olduğu anlatılmalı. Bunları yapması için imkân tanınmalı, arada yardımcı olunmalı ve onora edilmeli.
7. Aile, toplum, vatan, akraba ve arkadaş için fedakârlık, ahde vefa duyguları kavratılmalı
Hayat içerisinde çocuklarımız için birçok şeyden fedakârlık ediyoruz. Yeri geldikçe çocuklarımıza da belli noktalarda fedakârlık yapmaları gereği anlatılmalı. Her istediği olan, hiçbir şey için fedakârlık yapmayan çocuklar tatminsiz bir kişiliğe sahip olacaktır.
Başta anne babasının yaptığı fedakârlığı görmeyen çocuk, kimseye karşı vefa göstermeyeceği unutulmamalı.
8. Hayatımızı şekillendirirken, örnek alacağımız kişileri iyi seçmek ve bizlerinde onlar gibi örnek kişiler olmamız gerektiği anlatılmalı.
Örnek alınacak kişi noktasında, zorlama yapılmadan yardımcı olunmalıdır. Zaman zaman örnek kişimiz değişebilir ama doğru iz üzerinde gidiyor olmalıyız. Bunun içinde çocuğumuzla sürekli iletişim içerisine girmeliyiz. Muhakkak örnek alınan kişiler olacaktır. Bu konudaki kayıtsızlığımız çocuğumuzun yanlış şekillenmesine neden olacağını unutmamalıyız.
9. Başarılı bir birey olması için düzenli ve planlı çalışmanın önemi kavratılmalı
Düzen ve plan başarının iki anahtarıdır. Bunu oturtabilmek için yine birlikte kolları sıvayacağız. Başta düzenli bir ev imkânı sağlamaya çalışacağız. Ders çalışması için ona imkânlar sunacağız. Onun için verimli saatler belirleyip o saatlerde çalışmasını önereceğiz. Program dâhilinde çalışmaya yatkın bir çocuksa, öğretmenlerimizden bu konuda da yardım alabiliriz.
10. Zamanı iyi kullanma ve amaçlı çalışmanın yararları anlatılmalı
Derslerimizi çalışırken, anlayarak, geçiştirmeden yapmak, zamanı boşa harcamamanın en iyi yoludur. Bu şekilde kendi isteklerine ayıracağı daha da çok vakit kalacaktır. Aksi durumda ise anlamadan yapılan ders, her seferinde tekrar okuma, sınava çalışırken zaman yetirememe sorununu da yanında getirecektir.
11. Yapacağı işlerde en iyisini yapmaya çalışmasını ilke edindirmeli
Dersler noktasında söylediğimiz gibi en iyisi yapmaya çalışma, zamanın kıymetini kavrama ve yapılan işi üst düzey kalitede başarma anlayışını oluşturur.
12. Hayatını kendi emeği ve çalışmasıyla kazanmasını hissettirme
İmkânlarımız nasıl olursa olsun, kendi emeğimizin, çalışmamızın verdiği lezzeti hiçbir şeyle elde edemeyiz Bu küçük yaşta bazı etkinliklerle çocuğa tattırılmalı. ‘Hazıra dağlar dayanmaz’ atasözünü unutmayıp’ ben uğraştım, çalıştım, yoruldum çocuğum bunları yaşamasın’ mantığında kesinlikle olunmamalı. Bu şekilde iyilik yaptığımızı zannedip çocuğumuza zarar vermiş oluruz.
13. Zararlı alışkanlıkların, insana, aileye, topluma verdiği zararlar örneklerle ortaya konulmalı.
Zararlı bir alışkanlığımız yoksa bu iş biraz daha kolay olacaktır. Bunu görsel olarak zaten anlatıyoruz demektir. Sonrasında gazete, dergi ve çevremizden (Ne yazık ki )buna pek çok kötü örnek gösterebiliriz.
14. Milli, tarihi ve dini değerlerin kutsallığı ve korunması yerleştirilmeli.
Bizlerin yaşadığı bu toprakların belli bedeller sonucunda elde edilmiş olduğunu çocuklarımıza iyi bir şekilde anlatmalıyız. Onları müzelerimize götürüp tarihi eserleri tanıtmalıyız. Böylece tarihine büyüklerine vefayı hissetmelerini sağlamalıyız.
Her insanın bir inancı olması gerekir. Bu inancına sahip çıkması, onu koruması da bir gerekliliktir.
Dinsel sorumlulukların kişiye ahlaki noktada getirileri unutulmamalı. Bu noktada ki gelişimini iyi bir şekilde sağlamalıyız.
15. İnsanların arasını bulmanın önemi, açmanın zararları anlatılmalı
İftiraya uğramanın ne kadar kötü olduğu örneklendirilerek dostluk ve arkadaşlığın güzellikleri anlatılmalı. Tüm insanların barış içinde yaşabilmesi için, kişiler arasında kırgınlıkların olmaması gerektiği vurgulanmalı.
16. Nezaket kurallarına(yemek, oturma, temizlik, konuşma adabı) uymasının önemi bildirilmeli.
Toplum içerisinde saygın bir kişiliğimizin olabilmesi için, görgü kurallarına uymamız gerekir. Anne baba bu kurallara uyan kişiler ise çocuk bu kuralları daha rahat kavramaktadır.
17. Komşuluk adabı, misafir geleneği, düğün, bayram, cenaze ve diğer merasimlerin önemi kavratılmalı.
Komşularımız, yaşamımız içerisinde bazen derdimize derman, bazen de sevincimizi paylaşan, bir işimiz olduğunda bir ucundan da olsa tutan kişilerdir. Onlarla ilişkilerimiz ne kadar iyi olursa yaşamız o kadar güzelleşir. Bu yüzden komşularımızla ilişkilerimize çok dikkat etmeliyiz.
Tüm yakınlarımızla misafirlik anlayışını sürdürmeli, iyi-kötü günlerinde onları ziyaret edip yanlarında olmalıyız.
Bu kavramlar, özellikle çocuğumuzun toplumsal bağlılığını, insan sevgisini, büyüklere saygı-küçükler sevgi kavramını perçinleyecek değerlerdir.
18. Emaneti koruması, zarar vermemesi gerektiği anlatılmalı.
Emanete sahip çıkma anlayışı kazanmayan çocuk, sonrasında kendi eşyalarında da aynı savurganlığı gösterecektir. Tüm nesneler zamanla olması gereken değeri yitirmeye başlayacaktır.
19. Başkalarının hakkına, hukukuna itina göstermenin, kurallara uymanın, toplumla uyumlu olmanın insana getireceği farklılıkların güzelliği kavratılmalı
Hak kavramına da en önemli kavramlarımızdan biri. Eğer bu kavramı yaşam içerisinde iyi bir şekilde örneklendirip anlatabilirsek, artık çocuğumuzun yanlış yolda insan olma ihtimali azdır. Çünkü kişilerin hakkına riayet eden kişi; kimsenin izinsiz bir şeyini almaz, kimseyi incitmez, tüm canlılara iyi davranır, toplu olarak kullandığı her şeyi özenli kullanır… v.b…
Sonuç olarak; çocuklarımıza anlatmamız gereken çok şey var. Ancak anlatılanların işe yaraması için, başta kendimizde yaşanır olması gerekir.
Unutmamalı ki çocuklarımız bizi devamlı izliyor ve çoğu konuda bizi örnek alıyor. Onlara devamlı bir şeyler anlatmak yeterli olmaz. Belki bir dönemden sonra bir kulağından girip diğerinden çıkar. Oysa onunla birlikte öğütlenenleri yapmak veya bu davranışları sergiledikten sonra, olumlu yönlerini anlatmak, onu dinleyip, onunla sohbet etmek; hem çocuğumuzu doğruya yönlendirir hem de aile bağlarımızın güçlendirmesini sağlar.
İyi bir gelecek, güzel nesiller yetiştirmek için bu tavsiyelere dikkat edelim; anlatarak ve yaşayarak örnek olup yön verelim.
Kaynak: Ailede ve okulda çocuk eğitimi (Yard.Doç.Dr. Halit Ertuğrul)
Anneler yavrularının sancılarını dindirmek için ellerinde pek az şey olduğunu düşünürler. Aslında, ana yüreğinin aciz kaldığı böylesi anlar, ana yüreğinin eşsiz şefkatiyle her şeyi değiştirebileceği zamanlardır.
Araştırmalar müşfik bir ana öpücüğünün çocukta ağrı algısını azalttığına, annenin yavrusuna çektiği acıyı anladığını ve paylaştığını anlatan bu öpücüğün bir tür “anestezi” gibi etki ettiğine işaret ediyor.
Annelerin yavruları için yapabileceği bir tatlı öpücük gibi o kadar küçük ama o kadar etkili ve önemli şeyler var ki… Biz buna annenin yaptığı anestezi anlamında “annestezi” diyoruz. Siz dilediğiniz ismi verebilirsiniz.
Küçük ayrıntıların yavrunuzun hayatını bir ömür boyu etkileyeceğini hep hatırlayın lütfen…
Senai Demirci